Translate

23 Aralık 2015 Çarşamba

"İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."

Menemen ya da Kubilay olayı, 23 Aralık 1930’da İzmir’in Menemen ilçesinde gerçekleşen, askerliğini yedek subay olarak yapan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesiyle başladı. Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biridir olan bu olayın ardından yaşananlar nedeniyle bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş ve General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divanı Harp’te failler idam dahil çeşitli cezalara çarptırılmıştır.

Hani geçtiğimiz günlerde onlarca şehidin ve ölümün ardından avaz avaz bağırmıştım. Hatta sadece ben değil milyonlara insan “Bizim bir kişi için Menemen’i yakan liderlerimiz vardı” diye. İşte o olay bu olay… Bu gün o olayların başlangıcının yıl dönümü…

Menemen olayının izleri toplumsal bellekte yer etmiş ve Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, "devrim şehidi" olarak simgeleşmiştir. Her sene 23 Aralık'ta Kubilay Olayı ile ilgili olarak çeşitli yayın organlarında konu ile ilgili makaleler yayımlanmakta ve olay lanetlenmektedir.

Olayın detaylarını wikipedia.com’dan alarak yazıyorum…

“Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yönlendirilen, Manisa tarafından gelen çember sakallı, sarıklı ve cüppeli dördü silahlı 6 kişi, 23 Aralık 1930'da sabah namazından sonra camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalışırlar. Elebaşılar arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini “Mehdi” olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söylediler.
Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söylediler. Camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya taktılar ve Menemen şehir meydanında kazdıkları bir çukura diktiler. Bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye ve “Şapka giyen kafirdir! Yakında yine şeriata dönülecektir.”diyerek bir isyan hareketi başlatmak isterler. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri (bir fabrikada çalışan Hayimoğlu Jozef de dahil) geçirdiler. Kasabaya halife ordusunun geleceği iddiası halkı korkuttu.


Kubilay’ın başını kestiler
Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulmasıyla, bir bilgiye göre; alay komutanı, yedeksubay Kubilay'ı olay yerine gönderdi. Kubilay bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine geldi. Askerlerin yanından ayrılarak tek başına onların arasına girip teslim olmalarını istedi. Onlardan biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı. Karşıdan bunu gören askerler ateş açtılar. Fakat tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Derviş Mehmet "bana kurşun işlemiyor” diyerek halkı kandırmaya çalıştı.
Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da, Derviş Mehmet ve arkadaşları peşi sıra geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve yaralı Asteğmen Kubilay'ın başını kesti. Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Birisi ip getirdi ve Kubilay'ın başı yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlandı. Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaraladı. Ancak açılan ateş sonucu o da öldü. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu öldü.
Bu aşamada askeri birlik yetişir. Komutan "Teslim olun!" diye bağırır. Ancak olay çatışmaya dönüşür ve askeri birlik ateş eder. Göstericilerden Derviş Mehmet de dahil bazıları ölürken, bazıları kaçar. Daha sonra hepsi birden yakalanır.

"Menemeni Haritadan Silin"
Kubilay Olayı, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin 1925'deki Şeyh Said İsyanından sonra tanık olduğu önemli olaylardan biridir.
Devlet sert tepki gösterdi. 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı’nda Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında bu konuda bir toplantı yapıldı. Kaynakların ifadesine göre, Atatürk, Kubilay Olayına çok kızmıştı. Daha birkaç yıl önce Yunan İşgalinin acısını tatmış bir muhitte bu olayın meydana gelmesi üzerine, bazı kaynaklara göre, ilçenin haritadan silinmesini emretti. Ertesi gün de, "Böyle emirler verirsem, uygulamayın, sonra bir daha sorun", dedi. 28 Aralık 1930'da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, "Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtti.

Sıkıyönetim ilan edidi

31 Aralık 1930 günü Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir’in merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931’den itibaren 1 ay süre ile Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edilmiş ve 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanı Harp kurulmuştur.

7 Ocak 1931'de bu kez İzmir'de yine Mustafa Kemal Paşa başkanlığında ikinci bir toplantı yapıldı. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık (anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak, azmettirme veya Mehdi Mehmedin Mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında Hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat icra ettikleri suçlamalarıyla) 15 Ocak 1931'den itibaren Divanı Harp’te yargılanmaya başlandı.

 

Divan-ı Harp Mahkemesi
General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divan Harp Mahkemesinde 24 Ocak 1931 günü iddianame okundu ve 29 Ocak 1931 günü mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile 37) kişinin idama mahkûm edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın beraatine, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetti ve karar Meclis’in onayına sunuldu. İdam hükümlülerinin 6'sının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse çevrildi. TBMM Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını 2 yıl hapse çevirdi.
Kalan 28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Bazıları Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı. Mahkumlardan biri idam sehpasının önünden kaçtı. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi..
Olayın hemen ardından Menemen'de devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar: "İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."
Sıkıyönetim, 28 Şubat 1931’de Manisa ve Balıkesir’den, 8 Mart 1931'de de Menemen’den kaldırıldı.

İsmet İnönü'nün mesajı

Kubilay devrim uğruna, vatan sevgisi ve bütünlüğü yolunda yalnız başına, kuvvet hesabı yapmayan bir idealist vatanseverlik örneğidir. Kubilay, millet yolunda canını her an fedaya hazır olan geleneksel Türk yaradılışının müstesna abidesidir.

3 Aralık 2015 Perşembe

Siz Atatürk'ün senaryo yazdığını biliyor muydunuz?

Dün akşam Beylikdüzü Kültür Merkezi'nde Prof. İlknur Kalıpçı Güntürkün “Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk”ü anlattı. Araştırmacı bir Atatürkçi olan hanım efendi çok etkileyici bir anlatımla bizleri büyüledi. Yıllardır yaptığı araştırmalarla elde ettiği belgeler ve anıları inanılmaz bir dille anlattı ve bizlere keyifli ve dolu dolu akşam yaşattı. 

Atatürk için “vatan hudutlarından fikir hudutlarına sıçrayabilen bir insan” diyor 17 senedir Atatürk'ü araştıran Güntürkün. Sanki tek kişilik bir tiyatro izler gibi izledik sahneyi tek başına dolduran hanım efendiyi. Araştırdığım kadarıyla bir akademisyen değil. 1985 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği Atatürkçülük eğitimini tamamlamış ve yaptığı çalışmalarıyla 1996 yılında T.C Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Başkanlığı haberleşme üyeliğine seçilmiş bir isim. Bu tarz söyleşileri sık sık gerçekleştiren ve izleyenleri her defasında büyüleyen İlknur Kalıpçı Güntürkün ben ilk kez izledim ve zaman zaman anlatımının güzelliğinden mi, "Ahhh şimdi bizi gören" sızısından mı bilmiyorum gözlerim doldu. 

Sanırım söyleşinin yapıldığı saat Beylikdüzü sakinlerinin çoğunun daha evlerine ulaşamadıkları talihsiz bir saat olduğundan olacak salon tıka basa dolu değildi ama yine de kalabalıktı diyebilirim. İzleyicilere “Sadece yaka değil, beyin ve gönül Atatürkçüleri hoşgeldiniz” diye hitap etti hanım efendi ve ben size insani yönü ve esprileriyle tüm dünyayı etkileyen Atatürk'ü anlatacağım dedi. 

Güntürk'ün, 1938'de Ata’nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirin ufak bir kısmını okudu; "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" demişler dediğinde salonda herkesden aynı ses çıktı "kesinlikle" 
Ayrıca; ordusu 2 kez yenen adam ölünce üzülmek yerine 10 Kasım 1938’de katafalkının başında 39 derece ateşle oturmayı redden ve ağlayan ;ngiliz generalden bahsetti. İşte dedi En büyük düşmanının bile kendisine saygı duymasını sağlamış bir insandır

Bir Fransız Büyükelçisi sohbet esnasında herkesin içinde “ben Mustafa Kemal’in sekreteri olmak istiyorum” demiş ve sebebini de sürekli yanında olarak bilgi ve fikirlerinden faydalanmak istiyorum diyerek açıklamış...
2000 yılında ABD Başkanı’nı ise milenyum mesajında “Bu gün milenyum hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir” demiş.

1976 yılında Unesco’da verilen öneride “1981 yılının tüm dünyada Atatürk yılı olarak anımsanmasına karar verilmesi” ve ilgili önergede “Bu gün Unesco’nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal’dir” denilmiş. Bu önergeye İsveç delegesi ayağa kalkarak "Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?" diyerek karşı çıkmış. Rus delegesi bu sözlerin üzerine yumruğunu masaya vurarak "Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterim ki ATATÜRK öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı her ülke her problemimizde çare olarak aramalıyız" der ve o önerge UNESCO tarihinde ilk kez tüm delegelerin oylarıyla imzalanır. O İsveç delegesi ilk imzayı atan olur ve şöyle der; "Ben ATATÜRK'ü inceledim, bütün ülkelerden özür diliyor ve ilk imzayı ben atıyorum" der.
O belge ise şöyledir:

ATATÜRK KİMDİR;
ATATÜRK ULUSLAR ARASI ANLAYIŞ, İŞBİRLİĞİ, BARIŞ YOLUNDA ÇABA GÖSTERMİŞ ÜSTÜN KİŞİ, OLAĞAN ÜSTÜ DEVRİMLER GERÇEKLEŞTİRMİŞ BİR İNKİLAPÇI, SÖMÜRGECİLİK VE YAYILMACILIĞA KARŞI SAVAŞAN İLK ÖNDER, İNSAN HAKLARINA SAYGILI, DÜNYA BARIŞININ ÖNCÜSÜ, BÜTÜN YAŞAMI BOYUNCA İNSANLAR ARASINDA RENK, DİL, DİN, IRK AYRIMI GÖSTERMEYEN, EŞİ OLMAYAN DEVLET ADAMI, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSU

Ve acı ki 152 ülkede bu yazının bir yıl boyuca okul duvarlarında asılması kararı alınmıştır ve 151 ülke bir yıl boyunca bunu uygulamıştır. Uygulamayan tek ülke ise Türkiye'dir...

1932 yılında dünyanın en büyük uluslararası topluluğu olan Milletler Cemiyetine Türkiye'nin katılması ile ilgili olarak yapılan öneriler karşısında Gazi Mustafa Kemal şöyle demiş: "Biz başvurmayı düşünmüyoruz, fakat davet ederlerse katılmayı düşünebiliriz" Topluluk, bu dik duruş karşısında Birleşmiş Milletlere Katılım için başvurma zorunluluğunu kaldırarak ilk kez 43 üye ülkenin oy birliğiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin topluluğa davet edilmesine karar vermiştir. Bu sonuç dış siyasette de onurlu ve dik duruşunun ve kendi kararlarını verebilen tam bağımsız bir ülkenin ayakları yere basan siyasetinin kazandığı diplomatik bir zaferdir.

Yine bir anı... Sabiha Gökçen Atatürk'e neden dış seyahat yapmadığını sorduğunda Atatürk "memleketimin işlerini henüz bitiremedim" cevabını vermiş. Güntürkün bu cevap üzerine şunu hatırlatıyor Atatürk döneminde bütün liderler Türkiye'ye gelmişler. O dönemlerde İran Şahı İzmir ziyareti sonrası Mustafa Kemal'in elini sıkarak "Şarkta bir kolordu komutanınız hazır bekliyor" diyerek vedalaşmış. Tüm bunlar nasıl bir liderimiz olduğunun en iyi örneği...

Türkiye'nin ilk operası da Atatürk'ün emri üzerine bestelenmiş. Türkiye'yi ziyaret edecek olan İran Şahı onuruna istemiş Mustafa Kemal opera bestelenmesini ve bunun için o zaman 27 yaşında olan Ahmet Adnan Saygun'u görevlendirmiş. Atatürk tüm provalara gitmiş ve Saygun'un yetişmeyeceğine dair tüm söylemlerine rağmen 20 günde bestelenmiş ve sahneye konmuştur.
Provalar esnasında sürekli "Okay" diye bağıran Atatürk'e neden bu şekilde bağırdınız diye soranlara "okun yaydan çıktığı anki durum demek. Yani tam isabet. Çok beğendim" demiş

Tüm bu anıları tüm izleyenler şaşkınlık ve hayranlıkla dinlerken; beni en çok etkileyen bölüme geldik. Güntürkün, Mustafa Kemal’in her konu hakkında fikirleri-çözümleri olduğunu ve bunların hepsini yazıya döktüğünü ve bunların günümüze kadar ulaştığını söyledi. İncelediği belgelerde gördüğü kadarıyla bizim en büyük sorunumuz olan eğitimi 6 ay, ekonomiyi ise 9 ay gibi kısa bir sürede çözülebileceğimizi belirtiyor... Bunu ise Amerikalı bir ekonomistin “Türkiye neden ekonomik sıkıntı çekiyor” diye sorduğunda “sizin yüzünüzden” cevabını aldığını ve buna karşılık Amerikalı ekonomistin “Ben sizin Mustafa Kemalinizden feyz alıyorum” dediği bir anıyla anlattı.

Ankara'da bir iğde ağacından bahsetti. Bulvar üzerinde tek başına bir ağaç. Her önünden geçtiğinde Mustafa Kemal selam verirmiş o ağaca ve dermiş ki "O da yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin neferi" o yüzden selam veriyorum. Ve bir gün o ağacın kesildiğini gördüğünde "neden bana haber vermediniz, bir yolunu bulurdum" diye ağlamış Mustafa Kemal... 

Doğa sevgisinden devam edelim Ankara Söğütözü'ne ATATÜRK hep dinlenmek için gelirmiş. Bir gettiğinde "Ah! burada bir kulübem olsaydı keşke"demiş. "Ya paşam istediğin bir kulübe olsun hemen yaparız şuraya" demişler ama o "Buradaki ağaçlara ne olacak peki"demiş. "Paşam buradakiler söğüt ağacı; gönülsüz ağaçtır. Sökeriz başka bir yere dikeriz, mutlaka tutar" demişler. Ve Atatürk tek şartla kabul etmiş "Burada yetecek kadar söğüt ağacını kendi ellerimle sökeceğim, kendi ellerimle dikeceğim, önce tuttuklarını göreceğim, sonra kulübe yapımına izin vereceğim" demiş ve ağaçların tuttuğunu gördükten sonra klübe yapımına izin vermiş.

Atatürk, Tahsin Coşkan'ı bir araziye gönderir ve buraya orman çiftliği yapamk istiyorum der. Tahsin Coşkan “burası bataklık ve verimsiz” der ve olamayacağınız söyler. Atatürk yapacağız “Burası vatanımın toprakları, kaderine terk edemem” der ve o araziyi yeşillendirmryi başarır. O topraklara izin almadan ürün eken çiftçiye Atatürk “Ne hakla buraya izinsiz ürün ekiyorsun” dediğinde çifçinin “Atatürk bizim babamız değil mi? İnsan babasının yerinden izin mi alır” diyebildiğini ve Atatürk’ün “Hayırlı olsun bir oğlum daha oldu” diyebileceği kadar halktan olduğunu anlattığında ise salondaki herkes kahkaha attı.

Hayatı boyunca bir ödülü kabul ettiğini anlatan Güntürkün, bunun sebebinin ödülün insan kişiliğine verilmiş olduğu ve ödülün üzerinde “Türk milletine gülmeyi ve neşe içinde yaşamayı öğrettiğiniz için” yazdığını belirtti. Güntürk’ün sözlerine kahve severliğinden, çocuklarla olan diyaloglarına kadar bir çok anı ile devam ettirdi.

Atatürk sevdalısı Güntürkün, bir çok vafa sahip olan Atatürk’ün asker ve siyasetçi kişiliğinin yanısıra müzik, arkeoloji, resim ve hatta sinema gibi bir çok alanda başarılı olduğunu yine örneklerle anlattı. Mesela; İznik kazılarında 4. kapıyı bulan Atatürk'ün aynı zamanda Türk tarihinin ilk resim sergisini açtğından bahsetti. Cezmi Ar’ın filminde oynayan Atatürk’e sizin filminizi yapmak istiyoruz denildiğinde “Biz filmimizi de kendimiz yazarız” diyerek “Ben bir inkılâp çocuğuyum” isminde bir senayo yazdığını ama bunu çekmeye ömrünün yetmediğini anlattı. İlknur Kalıpçı Güntürkün Atatürk tüm bunlara nasıl yetişti sorusunu hep sordum ve sonunda buldum. Her şeyin olduğu gibi bunun da cevabı küçük bir sözünde gizli diyerek “çocukken elime geçen 2 kuruştan birini kitaplara vermeseydim bunları başaramazdım” sözlerini hatırlattı.

İnsan Atatürktense İzmir’in kurtuluşundan sonra trende uyuyamayan Atatürk’e “neden uyumadığınız” diye sorduklarından “konpatumanıma yastık ve yorgan koymamışsınız. Uyuyamadım” diyişini ve bunun üzerine “neden bizi uyandırmadınız” sorusuna, “Geç farkettim. Hepiniz yotgundunuz, kıyamadım” diye cevap verdiği olayla anlattı. “Bu lidere diktatör dediler. Nasıl denilebilir” diyen İlknur Kalıpçı Güntürkün,  sözlerini dünya tarihi boyunca sadece Mustafa Kemal’e verilen “kültür antropoloğu” sıfatı içinse vatan hudutlarından fikir hudutlarına sıçrayabilen bir insan diyerek tamamladı.
Savaşta bile 3 dakikalık uyku arasında bile Türk antropolojisi okuyan Atatürk'ün savaş sonrasında kadın kimliğinin öne çıkarılmasının ve kadının erkekle eşit haklara sahip olması gerektiğini söylemiş. Savaşın kazanılacağından o kadar emin ki sonrası için planlar yapan bir lider Atatürk...

Bu lider bütün varlığını bağışlamış ve demiş ki "Zenginlikten ne çıkar asıl zenginlik insanın manevi şahsiyetir"Kahve sever Atatürk'ten, her yerde yerinde ve akıllıca yaptığı esprilerine kadar bir çok detayı anlatan Güntürkün bu ülkede herkesin gözü var ve biz bu ülkeyi vermedik. "Oyuna gelmedik ve gelmeyeceğiz" dedi.
Her cümlesi ve her kelimesinde bir anlam var diyen Güntürkün "güzel günler yakın sabredin" dedi ve sözlerini bitirdi. Bütün salon ayakta alkışladı ve Güntürkün, sahneden ayrılırken Atatürk portresine dönerek selam verdi. Salon onu alkışlarken o Atatürk'ü alkışladı.

Söyleşi sonunda bir kitabını aldım ve kesinlikle tavsiye ederim. Esprili Atatürk'ü anlatan kitabı okumaya başladı bile :) 






23 Kasım 2015 Pazartesi

"Sizin Başarınız Cumhuriyetin Başarısı Olacaktır"

Öğretmenlik ve eğitimcilik kısmen doğuştan gelen bazı özelliklere, kısmen de sonradan öğrenme ile kazanılan bilgilere sahip olmayı gerektiren bir sanat ve bilimdir. Bu açıdan bakıldığında, Atatürk tam bir öğretmen ve eğitimcidir. 

Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı ve inkılaplarını hep sabırlı, ikna edici, güven verici, bilgili "öğretmenliği" sayesinde başarmıştır. Yüreğinde Allah, vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisiyle dolu her Türk öğretmeni, Atatürk'ün eğitim anlayışını tüm meslek hayatı boyunca yaşamalı ve yaşatmalıdır.
Atatürk eğitimciliğin sıradan ve basit bir iş olmadığının farkındadır. 


"Mekteplerde öğretmen vazifesinin güvenilir ellere teslimi, memleket evlatlarının o vazifeyi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak bilgili ve saygı değer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini temin için öğretmenlik diğer yüksek meslekler gibi tedricen ilerlemeye ve herhalde refah teminine müsait bir meslek haline konulmalıdır. Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en fedakar ve saygı değer uzuvlarıdır."



Atatürk okulların sadece bilimsel eğitim yeri olmadığı görüşündedir. Ona göre okullar, memleket sevgisine ve bağımsızlık fikrine giden yolları içerir. Bunun yanında, memleketi kurtarmak için çalışan herkesin ilim sahibi olması gerektiğini de özellikle belirtir.

"Mektep genç dimağlara, insanlığa hürmeti, millet ve memlekete muhabbeti, istiklal şerefini öğretir. İstiklal tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarman için takibi lazım gelen en doğru yolu belletir.
Memleket ve milleti kurmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu mütehassis ve birer alim olmaları lazımdır. Bunu temin eden mekteptir."
Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır.
Atatürk diyor ki;
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.
Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.
Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bur millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.

Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... 
Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır.



19 Kasım 2015 Perşembe

Beylikdüzü'nün Anneleri Buluşması


Dün Beylikdüzü'nün Annelerini buluşturan Beylikdüzü Belediyesi'nin etkinliğindeydim. Anneler ve çocuklarıyla hep beraber inanılmaz güzel vakit geçirdik.
Beylikdüzü'nün Anneleri instagram üzerinden buluşan bir grup ve anneler Ebe Pınar Mallı ile beraber bir organizasyon yapmak istiyor ve Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'da Yakuplu Sosyal Tesislerinde Kahvaltıya davet ediyor. Belediye'nin Sağlık Müdürlüğü etkilileri ve Meclis Üyeleriyle de burada tanışma şansımız oldu.


Kahvaltıdan sonra Pınar Hanım bizim çocuklar ve anneliğe dair sorularımızı yanıtladı. Sohbet tadında güzel bir eğitim oldu ve ardından anneler kucaklarında kanguru içindeki çocuklarıyla dans ettiler. Amacı anne ve bebek arasındaki iletişimi güçlendirmek, anneyi sosyalleştirmek, bebeğiyle bağını kuvvetlendirmek, bebeğin ritim duygusunu pekiştirmek ve algılarının artmasını sağlayan Dancewithbabies ile doyasıya eğlendiler. Benim kızım kocaman olduğu için ben buna katılmadım ama kenarda dansımı etmekten de geri kalmadım :)



Ağlayan çocuklar bile dans bittiğinde kangurularında uyuya kalmışlardı. Hem anne zayıflıyor hem de çocuk annesinin kokusu ve güveniyle uykuya dalıyor. Çok keyifliydi çook... :) 

Sağlık Müdürü Fatma Hanım bu etkinliklerin düzenli olarak yapılacağını ve daha çok anneye ulaşmak istediklerini söyledi. 



Ayrıca Ocak ayında başlayacak olan bir farkındalık eğitiminden bahsetti. Facebook'ta fan sayfası olan bir blogger annenin projesi olan "Sertifikalı Alerjik Farkındalık Eğitimleri"nden bahsetti. Beylikdüzü Belediyesi projeyi beğenerek uygulamaya başlamış. Alerji uzmanı, psikolog ve alerjik bir çocuk annesi olan blog sahibi anne eğitimleri verecekmiş. Eğitimlerde sağlıklı beslenmeden, bilinçli ilaç kullanmaya kadar bir çok konu ele alınacakmış.


BaharEli:

Beylikdüzü'nün Anneleri:

Beylikdüzü Belediyesi:
Belediyenin resmi web sayfası: http://www.beylikduzu.bel.tr/
Facebook sayfası                     : https://www.facebook.com/beylikduzubelediyesi
                                                  https://www.facebook.com/imamogluekrem
Twitter adresi                          : https://twitter.com/beylikduzubeltr
                                                  https://twitter.com/Ekrem_Imamoglu
İnstagram hesabı                     : https://instagram.com/beylikduzubelediye/
                                                  https://instagram.com/ekremimamoglu/

Bu hesaplardan tüm etkinlikler hakkında bilgi alabilirsiniz.
Ben de hepsine katılmaya çalışacağım. 

16 Kasım 2015 Pazartesi

Bülent Ortaçgil Konseri


Günlerdir sayfa ile ilgilenemedim ama bu arada çocukluğumun şarkılarını söyleyen adamın konserine gittim. Bülent Ortaçgil :)

Sanırım annemin babamın zevklerinden kaynaklı ben ergen olduğum dönemlerde bile Halk Müziği ve Caz seven bir genç oldum. Bir de Ankara'da büyümüş olmamın getirdiği bir şey sanırım bu. İşte o zamanların en sevdiğim isimlerinden biri Bülent Ortaçgil. Folk Rock tarzı ve gitarı, dinlerken dinlendiren ve dinginleştiren sesi ve sözlerindeki anlam. Kesinlikle gerçek bir sanatçı.



Acaba salon kalabalık olur mu diye düşünürken, oturacak yer kalmaması hala iyi müzikten anlıyoruz demek ve bu beni çok mutlu etti. Yaşlanmış olmasına rağmen sesi ve gitarı aynı anlam ve güzellikte.


İlk kasetinden ve 2011 yılındaki son kasetinden şarkılar söyledi ve hep bir ağızdan söyledik şarkıları. İnanılmaz keyif aldım. Ve özellikle perdesiz gitarın elektro versiyonu ile yaptığı solo performansla Ortaçgil'e eşlik eden Erkan Oğur büyüledi... Ve güzel haber Erkan Oğur önümüzdeki 10-15 gün içinde bir konser verecekmiş. Ben kesinlikle kaçırmayacağım tarihi bilmiyorum ama kesinlikle sizlerle paylaşacağım.




13 Kasım 2015 Cuma

Modern Folk Konseri :)


Dün Beylikdüzü Kültür Merkezi'nde düzenlenen Modern Folk Müzik Topluluğu'nun konserine gittim. Tabi o saatte kızı bırakmak zor oldu ama artık etkinlikleri kaçırmak istemiyorum. En azından içimi aydınlatan, rahatlatan bu tarz konserlere gitmek istiyorum. Biletleri de oldukça uygun. Hatta bedava... 3 lira, indirimli biletse 2 lira...

Konser salonu oldukça kalabalıktı dün. Biletler numaralı olduğu için tam vaktinde gidip rahatlıkla yerimize oturduk. Konseri beklerken sanki biraz müsiki korosu konserine gelmişim gibi hissettim ama son derece keyifli ve eğlenceli bir konser oldu. Yöresel müzikleri gayet modern bir şekilde yeniden düzenlemişler ve çok başarılı olmuş. Ayrıca enstrümanların da solo performansları oldukça iyiydi. İlk olarak 3 kişilik bir grup sahne aldı ve sanırım 5 şarkı söyledi. Ardından solo bir performans izledik, daha sonra da 5 kişilik bir ekip sahneye alıp 7-8 şarkı şarkı söyleyip programı bitirdiler. Ara vermeden 1 saatlik müzik ziyafeti çektik diyebilirim. Her birinin sesini tek tek duyduk ve özellikle 2 kişinin sesine hayran kaldım diyebilirim. 

Video çektim bol miktarda ama uzun ve ters çekmişim maalesef o nedenle sadece bir tanesini yüklüyorum. Eğer bir kez daha böyle bir konser gerçekleşirse kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. Güzel bir akşamdı..:)


12 Kasım 2015 Perşembe

TÜYAP Kitap Fuarı



Tüyap Kitap Fuarına sonunda gittim. Neredeyse bütün salonları gezdim ve kalabalığa hayran kaldım. Hafta içi gittiğimden sanırım çok fazla öğrenci vardı ve hepsinin eli kolu dolu :)

Ben de en sevdiğim standlarda uzun uzun zaman geçirdim. Çocuk eğitime dair bir kaç kitap ve bol miktarda karikatür dergilerinin toparlamalarından aldım. Evdeki kütüphane de hala okunmayı bekleyen 4-5 tane kitap olduğu için beğendiğim kitapları not aldım. Kesinlikle gidilmeli ve gezilmeli bu fuar...



Bu arada madem Beylikdüzü Gelişiyor bloguna yazıyorum bu yazıyı Beylikdüzü Belediyesi'nin
standından da bahsedeyim biraz. Standa çalışan görevlilerden bahsedeyim önce :)
Her soruma cevap aldım görevlilerden, ikramları ve güler yüzleri sayesinde güzel sohbet ettik. Ayrıca standa geçenlerde bahsettiğim Beylikdüzü Gazetesi, dergi ve etkinlik rehberi vardı. Etkinlik rehberine bakılırsa güzel bir kasım ayı geçireceğiz ve bu sefer hiç birisini kaçırmayı istemiyorum...

Bu arada fuar 15 Kasım Pazar gününe kadar açık olacakmış. Beylikdüzü Belediyesi'nin standı da 4. Salonda, hemen 4. salona açılan ana kapının solunda ilk stand. Sanırım 4201'di numarası. Girişte zaten belediyenin flaması ve Beylikdüzü televizyonun ekranını göreceksiniz.

Şimdiden iyi gezmeler. Aman kaçırmayın :)



10 Kasım 2015 Salı

Yaktığın Işık Hiç Sönmeyecek

Kurtuluş Savaşı’nın önderi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 57 yaşında Dolmabahçe Sarayı’na hayata gözlerini yumdu. Türklerin Atası veda ettiğinde 10 Kasım 1938 saat: 09:05’ti. O gün milli yas ilan edildi.

Yıl 2015… Bugün o gün. 77 yıl geçmiş olmasına rağmen hala saat 09:05’te hayat duruyor. Sirenler her yıl, aynı gün, aynı saatte, aynı acı ile çalıyor. Yüzünü görmemiş, sesini duymamış insanlar onun için göz yaşı döküyor.

Sadece Türkler mi? Hayır tüm dünya Atatürk’ü saygı ile anıyor.

  • -O kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı. Prof. Walter L. Wriht – Almanya
  • -          Atatürk Türkiye'yi tek düşmanı kalmaksızın bırakmıştır. Bu zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır. Völkischer Beobachter Gazetesi – Almanya
  • -          İnsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O, tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir. Gladys Baker, ABD'li gazeteci
  • -          Eski Osmanlı İmparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken, milli bir Türk Devleti'nin kuruluşu, bu çağın en şaşırtıcı başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya koymuştur. Atatürk'ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir örnek olmuştur. Prof. Maurice Beaumont, Fransa
  • -          İnsanlığın bütün belirtileri O'nda kendini hemen gösteriyor. Noelle Gazetesi, Fransa
  • -          O, Türkiye'nin önceki kuşaklarından hiç birine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları, Türkiye'nin Avrupa devleti olmasını sağladı, yakın doğunun tarihini değiştirdi. Times Gazetesi, İngiltere
  • -          O, olmasaydı modern Türkiye olmazdı. O'nun sayesinde Türkler, O'nun olağanüstü eserini izleyebilecekler ve zaten dünyaca pek yüksek olan onurlarını daha fazla yükseltebileceklerdir. Nya Dagligt Gazetesi, İsveç
  • -         Hayatının sonuna kadar milletinin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir. C. C. Sforza, İtalya
  • -          Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, fakat devlet adamı olarak daha büyük. Japon Times
  • -          Atatürk, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dâhilerdendir. O, bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir. Ennehar Gazetesi, Lübnan, 1938
  • -          Yüzyılımızda, "olmayacak hiçbir şey yoktur" şeklindeki tarihi gerçeği ispatlayan ilk adam olmuştur. Esti Ujsag, Macaristan
  • -          Çağının, belki de tüm tarihin en olağanüstü kişilerinden biri. Egyptian Gazetesi, Mısır
  • -          Atatürk, tarihte, memleketinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır. Le Morgen Bladet Gazetesi, Norveç
  • -          Kemal Atatürk, yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri değildir. Biz Pakistan'da, O'nu geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. Askeri bir deha, doğuştan bir lider ve büyük bir yurtsever... Eyüp Han Pakistan Cumhurbaşkanı
  • -          O'nun yaratıcı ruhunun ve ateşli yurtseverliğinin harekete geçmemiş olduğu hiçbir alan yoktur... Gazeta Polska, Polonya
  • -          Atatürk, tarihte teşkilatçı bir dahi, bir milletin harikalar yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak kalacaktır. Independance Romaine Gazetesi, Romanya, 12 Kasım 1938
  • -          Şöhreti bütün cihana yayılmış olan tecrübeli başkanın yönetimi herkesin sevgi ve saygısını çeken büyük Türk Milleti'nin milli bağımsızlığını devamlı bir başarı ile kuvvetlendirmiş ve yeni milli yapısını yaratmıştır. Kalinin, Sovyet Başbakanı
  • -          Atatürk’ün başardığı işler mucize ve harika kabilindedir. Birkaç yıl içinde memleketinde yaptığı inkılâplar, birkaç yüzyılda gerçekleştirilmeyecek işlerdir. El Tekaddum Gazetesi, Suriye
  • -          O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi. Emanullah Han, Afgan Kralı

Ve daha ne isimler neler neler dediler Büyük Önder’imiz için.
Yaktığın ışık hiç sönmeyecek Atam.
Biz seninle büyüdük. Bizim doğurduklarımız da senin adınla büyüyecek.



3 Kasım 2015 Salı

FSM Camii Aşure İkramı



Geçtiğimiz Cuma Beylikdüzü Belediyesi bir cami de aşure ikramı yaptı. Sanırım o gün 4 ayrı cami de aşure dağıtımı olmuş. Öncesinde de bir çok yerde karşılaşmıştım ikramlara ama tadına bakma şansım olmamıştı. Emekliler lokalinde otururken bir bey gelip haber verdi aşure ikramı var diye. O şekilde gidip aldım ben de :)
Şekeri filan oldukça yerine ve bol malzemeliydi. Yapanın ellerine sağlık. Ayrıca; Muharrem Ayında böyle bir ikram yaparak Beylikdüzü’nü bereketlendirdikleri için çok mutlu oldum.




Beylikdüzü Belediyesinin sitesinde gördüğüm kadarıyla aşure ikramları devam edecekmiş.
6 Kasım Cuma; Kavaklı Mahallesi Kavaklı Yeni Camii,
Yakuplu Mahallesi Hz. Halit Camii,
Gürpınar Mahallesi Gürpınar Merkez Camii,
Barış Mahallesi Sacit Ateş Camii,
Sahil Mahallesi Bilal Habeşi Camii ve
Dereağzı Mahallesi Abdülvahap Yedikardeşler Camii’de.
08 Kasım Pazar günü; Adnan Kahveci Mahallesi Beylik Pazarı ve
Kavaklı Mahallesi Pazar Pazarı’nda aşure ikramları olacakmış.


28 Ekim 2015 Çarşamba

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun


Ulu önder 92 yıl önce bugün Çankaya Köşkünde verdiği akşam yemeğinde aklındaki muhteşem planı dile getirirken "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" demişti. 29 Ekim 1923'te ise Cumhuriyet'i resmen ilan etmiştir. 
Bu söz o dönemin Cumhuriyet çocukların mottosudur.
O zaman yaşanılan heyecan ve o dönemin çocukların yetiştirdiklerinin özlemini duydukları, herkesi heyecanlandıran Cumhuriyet şimdi ne durumda! 

Atatürk kimsenin hayal dahi edemediğini yaptı. Boş konuşmadı ve en doğru adımları attı. 
Şimdi biz bu Cumhuriyet'e ne kadar sahip çıkabiliyoruz. 

Aziz vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı için Kurtuluş Savaşında kadını, erkeği, çocuğuyla büyük fedakarlıklarla elde ettiğimiz Cumhuriyet'in 92. yıl dönümünü kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, ayrıca tüm şehit ve gazilerimizi saygıyla anıyorum.

Tüm dünyanın saygı duyduğu bir önderle yola çıktık ve bu Cumhuriyet'i biz kurduk...
Bu Cumhuriyet'e yine bizler sahip çıkıyoruz. 

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun


20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu “Anayasa'nın devlet şeklini tespit eden maddelerini şu şekilde değiştirildi.

Birinci maddenin sonuna; “"Türkiye Devleti'nin Hükümet şekli Cumhuriyet'tir"” cümlesini eklendi.    
Üçüncü madde; “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükümetin ayrıldığı idare kollarını Bakanlar vasıtasıyla yönetir.
Ayrıca; Teşkilat-ı esasiye Kanunu'nun temel maddelerinden olan sekizinci ve dokuzuncu maddelerle de değiştirilir.
“Madde: Türkiye Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Cumhurbaşkanlığı görevi, yeni Cumhurbaşkanı'nın seçilmesine kadar devam eder. Görev süresi biten Cumhurbaşkanı yeniden seçilebilir.

Madde: Türkiye Cumhurbaşkanı, devletin başkanıdır. Bu sıfatla, lüzum gördükçe Meclis'e ve Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder.” 
Madde: Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar, Başbakan tarafından ve yine Meclis üyeleri arasından seçildikten sonra Cumhurbaşkanı tarafından hepsi birden Meclis'in onayına sunulur. Meclis, toplantı halinde değilse, onaylama, Meclis'in toplantısına bırakılır.




26 Ekim 2015 Pazartesi

Sizden Gelenler -Ekin Hanım-

Beylikdüzü'nde yaşamanın ayrıcalığını bu hafta sonu bir kez daha anladım. Benim gibi yoğun iş temposunda çalışan herkesin hoşuna gideceğine inanıyorum. Kavaklı caddesi üzerinde açılan yepyeni bir butik pastane "O'PERA PATTISERIE... 
İşletmecileri Pınar ve Esra hanım... 
İkisi de genç-dinamik-eğlenceli... 

Haftanın yorgunluğunu üzerinizden atacağınız, sevdiklerinizle dolu dolu vakit geçireceğiniz BEYLİKDÜZÜ'ne yakışan bir mekan... 
Bu iki genç insanın elleriyle hazırladıkları pasta-kurabiye çeşitleri bir yana dursun, adımınızı attığınızda insanın içini huzurla kaplayan bir mutlu dükkan burası :) 

Ben derim ki kendinize fırsat yaratıp bir kereliğine bile olsa kafanızı içeriye uzatın... 
PİŞMAN olmayacaksınız... 
Özel günleriniz için (doğum günü, nişan, baby shower hatta altın, dolar, euro ;)) 


Sevdiklerinize farklı tatlar denetip, değişik sunumlar, sürprizler yapmak isterseniz kapılarını çalabilirsiniz... 
Kendi adıma semtimize ve hayatıma hoşgeldin "O'PERA PATTISERIE" diyorum ;)
Bu arada unutmadan söyleyeyim Pınar hanim ve Esra hanim en acilinden yanlarında çalışacak eleman arıyorlar... 
Çevrenizde ihtiyacı olan tanıdığınız varsa lütfen yardımcı olun..

O'PERA PATTISERIE irtibat no: 0(212) 931 71 21


22 Ekim 2015 Perşembe

Resim Çalıştayı Varmış!



Beylikdüzü Belediyesi'nin düzenlediği çok güzel bir etkinliği bugün tesadüfen gördüm. Kültür Merkezine ufaklığı kursa kayıt için götürdüğümde alt katta "Ulusal Resim Çalıştayı" diye bir afiş gördüm.

Bir kaç ressam atölyede ve gördüğümde imrendiğim güzellikte resimler yapıyorlardı. Sohbet ettim birisiyle ve bu organizasyonu belediyenin hazırladığını öğrendim. Sanatçılar çok mutlu ve hevesliler ancak halkın bundan bilgisi yok.

Türkiye'nin bir çok yerinden 15 ressam Beylikdüzü'ne sırf bu etkinlik için gelmiş. Çalıştay başlayalı sanırım 3 gün olmuş ve bir sergi açılışı olacakmış ilerleyen günlerde. Eserler Beylikdüzü'nde kalacak ve organizasyonu düzenli olarak yapacakmış belediye. Bir sonraki sene Uluslararası yapılacakmış ve eserler Belediye'nin kuracağı bir sanat müzesinde sergilenecek.


Geçtiğimiz günlerde yapılan heykel sempozyumunda ortaya çıkan eserlerde bu bünyede değerlendirilecek, dediler.

Böyle şeylerin organize edilmesi beni çok sevindirdi ancak, kimsenin bunu duymamış olması ve benim gibi sanata düşkün insanların dahi tesadüfen karşılaştığı bu güzelliklerin neden reklamının yapılmadığı?


Bir ülke sanatçısıyla ve eserleriyle büyür, yükselir, yücelir... Beylikdüzü'de sanata verdiği önemle biliniyor ama bu etkinlik gerçekten büyütülüp göze sokulması gereken bir şey!
Sanatçının özverisi, çok başarılı eserler ve Belediye'nin emeği saygıya değer...!
Belediyeden ricam bu tarz etkinlikleri lütfen duyurun, gözümüze sokun ki herkes görsün bu güzellikleri...

Buradan ben duyuruyorum.. Herkes bilsin...




21 Ekim 2015 Çarşamba

Twitter'da Buluştunuz mu?


Geçtiğimiz günlerde yapılan twitter buluşmasına imkanlar dahilinde, dahil olmaya çalıştım. Daha doğrusu uzaktan takip ettim. İzlediğim kadarıyla twitter üzerinden gelen tüm sorulara cevap verdi Ekrem İmamoğlu.
Bir kaç fotoğraf düştü #semttebuluşuyoruz hastag'ıne, o sıralarda bir kafede Beylikdüzü'nde oturan bir kaç gençle sohbet ediyormuş Ekrem Bey. Çok hoşuma gitti, gençlerle birebir diyaloğa geçmesi. Bu davet organizasyonu nasıl yapıldı bilmiyorum ama sanırım artık genç değilim :/

Biz orta yaşlılar da bir buluşma istiyoruz Başkan :)

Her türlü soru geldi ve cevaplarını izleyebildiğim kadarıyla tek tek aldı herkes ama bir kez "işinize gelene cevap verdiniz" diye bir twitle karşılaştım. Belki de atladım, tabi zor çocukla saatlerce bilgisayar başında beklemek ama etkinlik bittikten sonra da sorular gelmeye devam etti. Ondan sonra gelen sorulara da cevap beklemişler sanırım ama davette zaten 17:00-18:30 diye yazıyordu. 
Etkinliğin bittiğini de yine fotoğraftan fark ettim :)
Son olarak toplu bir fotoğraf attılar.

Ben soru sormadım, sadece izledim.
Ve takdir ettim yapılan etkinliği, tam dahil olamadığımdan pek bir şey diyemiyorum ama gençlerle diyalog bence çok önemli.



19 Ekim 2015 Pazartesi

Twitter Buluşması


Bugün sosyal medyada gördüğüm kadarıyla yarın Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu saat 17.00-18.30 saatleri arasında twitter üzerinden bir buluşma gerçekleştirilecekmiş.
#semttebuluşuyoruz hastag'i ile yapılacak etkinliğe sanırım gençler daha yoğun şekilde katılacaklardır. Sonucu merakla bekliyorum :)


15 Ekim 2015 Perşembe

Bugün Günlerden "NUTUK"

Bugün Gazi Mustafa Kemal Paşa CHP kurultayında "Büyük Nutuk"u okumaya başladı. Nutuk'un okunuşu 6 gün sürdü. Nutuk, Atatürk'ün 1927 yılında CHP kurultayında yaptığı konuşmanın metnidir ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı dönemini birinci ağızdan aktardığı, Cumhuriyet tarihi açısından önemli bir eserdir.
Nutuk, yazıldığı dönemde Cumhuriyet Halk Fırkası Genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ün 15 - 20 Ekim 1927 tarihlerinde, yerli ve yabancı basın mensuplarının da katıldığı partisinin 2. Yılında Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının faaliyetlerini özetleyen konuşmadır. Kültür Bakanlığı Yayınevi tarafından yaklaşık 900 sayfalık bir kitap olarak yayımlanmış ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu dönemle ilgili en temel resmi tarih kaynağı olmuştur. Nutuk, belgeleri sayesinde, Atatürk'ün tarihçi kimliğini de ortaya koymaktadır. 
Atatürk, Nutuk ile geçmişi anlatıp aynı zamanda gelecekte olabilecek tehlikeleri önceden sezmemiz için alınacak derslerden bahsetmektedir.
Bazı sayfalarda açıkça belirttiği "sonraki yıllarda durumun kolay ve açıkça değerlendirilmesi için bu kadar ayrıntıya yer verilmiştir" sözü ile Atatürk ileri görüşlülüğünü bir kere daha ortaya koymuştur.
Bu kitap Atatürk'ün Samsun'a çıktığı tarih olan 19 Mayıs 1919'dan, Cumhuriyet sonrası inkılap dönemine kadarki (1927) zaman diliminde olan olayları anlatmaktadır.